2 Ara 2023

Roma'nın Dünyayı İstilâsı - Karasoy Monarşisi

İnternette bulduğum bazı alıntıları paylaşmak istedim ve adına "Roma'nın Dünyayı İstilası" dedim:

ROMA’NIN DÜNYAYI İSTİLÂSI - KARASOY MONARŞİSİ

Sunum:

Bu bölümde tarihsel sürecini de göz önünde bulunduracak şekilde Roma’yı özet halinde tanımaya çalışacağız. Bu okuyacağınız bölümden hareketle kendi araştırmalarınızı yapmanız önemlidir. Biz sizler için kapıyı aralamış olalım. Bu kapıdan girince büyük bir tarihsel sorumluluğu da omuzlamış olacaksınız. Allah’ın izni ile yarının dünyasını sizler şekillendireceksiniz. Belki sizler bu satırları okurken bizler hayatta olmayacağız lâkin biz ölsek te sancağı taşıyacak birilerinin mutlaka olacağının farkındayız. Onlar sizlersiniz ve bu mücadeleyi daha ilerilere taşıyacağınızdan şüphemiz yoktur.

Giriş:

Dünyada tarihsel süreçte birçok medeniyetler süre gelmiştir. Bugün modern dünyanda ideoloji, felsefe, bilim, sanat, kültür tüm insani faaliyetlerin temelinde kadim tecrübe, bilgi birikimi ve sırlar yatmaktadır. Rabbimiz Kuran-ı Kerim’de kadim medeniyetlerden bazı kıssalar aktararak inananların zihin dünyasında geniş bir bakış açısına sahip olmalarını sağlamıştır. O nedenledir ki geçmişi bilmek bugünü anlamamız ve yarınları inş a etmemiz için m ihenk taşıdır. Roma medeniyeti de kökleri Anadolu’ya kadar uzanan çok eski bir yapının tezahürüdür.

    3000 yıl önce bazı medeniyetler savaş, açlık gibi nedenlerle Anadolu üzerinden İtalya’daki verimli topraklara ve ticaret yollarına sahip Toskana bölgesine yerleşmişlerdir. Anadolu ve yakın coğrafyasında üretilen bilgi, tecrübe, kültür ve inanışlar da böylece İtalya’ya taşınmıştır. Bu taşınan kavimler Etrüsk diye bir sentez medeniyeti ortaya çıkarmıştır. Etrüsk medeniyeti Babil, Mısır, Yunan, Lidya, Truva, Türk ve daha fazlası olan medeniyetlerin karışımıdır. Etrüsklerde soylu aristokrat bir sınıf, toplumu idare ederdi. Yine bu aristokrat sınıflardan birisi Etrüsk ticaret yollarını yağmalardı. Yağmalar sonucu zenginleşen bu sınıf İtalya’da Etrüsk şehri olan Roma’yı kurmuştur. Daha sonra bu yağmacı şehir büyümek için bölgedeki hırsızlık, tecavüz, ihanet gibi suçlardan hüküm giymiş kaçakları vatandaş olarak kabul etmiştir. Roma eşkıyalık üzerine kurulmuş istilacı bir yapıdır. Roma’da her şey yağma, istila ve hırsızlık üzerinedir. Roma’nın elinde askerî, idarî, mimarî, iktisâdî, dinî, kültürel ve beşerî her ne değer varsa Etrüsklerden geçmedir ve Etrüsklere aittir. Roma müstakil bir medeniyet değildir. Kopyacı sahte bir medeniyettir. Daha sonra güçlenince Etrüsk toplumunu ve medeniyetini soykırıma uğratmış her şeyini çaldığı Etrüskleri tarihten silmiş tüm verilerini yoketmiş ve medeniyeti Roma şehri ile başlatmıştır. Artık biliyoruz ki Roma her şeyini Anadolu’dan çalmış, hırsız ve sahtekâr bir medeniyettir. Roma’yı oluşturan Etrüsk medeniyeti ise pagan bir toplumdu. Paganizm özü ile doğa tapıcılığıdır. Îman esası gök tanrı, yer tanrı, kutsal ağaçtır. Bu inanç Etrüsklerde Tinia, Uni, Menerva’dır. Triniti yani pagan üçlemesi olan bu inanç esası Roma’da Hristiyanlığa kadar farklı isimlerde devam etmiştir. Bu üçleme Hristiyan Roma’ya baba, oğul, kutsal ruh olarak girmiştir.

Roma’nın Dünyayı İstilâsı - Kara Soy Monarşisi

Pagan Etrüsklerde Fufluns denen şarap tanrısına topluca tapınılır, sarhoş olunca herkes birbiriyle cinsel ilişkiye girerdi, aynı tapınma Roma’ya da geçmiştir. Hz. İsa a.s. döneminden sonra yüzbinlerce hak dine inananları katleden, kolezyumlarda aslanlara yem edip seyreden Roma, topraklarında İsevilik yayılmaya başlayınca pagan inancın sentezi olan baba-oğul-kutsal ruh temelli Hristiyan dinini üretmiştir. Böylece Hz. İsa’nın şeriatını bozup dini kontrol altına almıştır. Etrüsklerde Pontif denen rahipler Roma’da Pontifex Maximus’tur. Hristiyanlık sonrası ise bu isim Papa olacaktır. Roma Katolik kilisesinin Hz. İsa ile alakası yoktur. Dünyayı kontrol etme amacı ile pagan inancını Hristiyan kisvesi ile sunmuştur. Katolik mezhebinin Rab dediği İsa, güneş Tanrısı Apollon’dur. İsa çizimlerinin arkasındaki güneşten de anlayabilirisiniz. Roma’yı Roma yapan kölelik sistemidir. Bir avuç soylu ve aristokrat yapı, parayı, dini, askeri gücü, idareyi her şeyi ele geçirmiştir. Roma, kölelerin omzuna kurulmuş sömürgeci bir yapıdır. Demokrasi, cumhuriyet, senato bunlar hep soyluların elinde bulunan ve kitleleri kontrol etme amaçlı mekanizmalardır.

Batı Roma İmparatorluğu - Doğu Roma İmparatorluğu

Batı Roma İmparatorluğu - Doğu Roma İmparatorluğu


Roma’da demokrasi, cumhuriyet ve senatoya olan ihtiyaç eşit haklara sahip soylu ve zengin sınıfın devleti yönetme arzusunun sistematik paylaşımlı bir çözümüdür. Kölelerin devlet yönetiminde zerre hakkı yoktur. Bugün dünyada sistemi kontrol eden monarşilerden oluşan senatodur. Onlar çalışırlar, taş kırarlar, tapınak, villa, tanrı heykelleri yontarlar, asgari ücretle çalışırlar ve kendini tanrı ilan eden efendilerine tapınmakla görevlidirler. Bugün Roma Kilisesinin papazı yasalarla belirlenmiş tanrı statüsündedir. Merkezi Vatikan’dır, Vatikan şirketlerin şirketidir. Ekonomi ekümeni’dir yani yeni nesil misyonerliktir. Roma’nın omurgası soylu ailelerdir. Bugün monarşi demek yerindedir. Çok yapılı bu monarşik sistem soylarını muhafaza etmek için dışardan kız alıp vermezler. Kız almak ve vermek soy aktarmak demektir. O yüzden evlilikler iktisadi, siyasi ve politik sebeplerle yapılır. Batı Roma imparatorluğu yıkılınca bu monarşiler bulundukları bölgelerden kendi devletlerini ilan etmiş, feodaliteyi doğurmuştur. Feodal Beyler döneminde yine güçlü olan Katolik Papalık devleti Roma’ydı. Tarık Bin Ziyad İspanya’yı fethedince müslümanlar Paganizmin kalesi Roma’yı fethetmesin diye Papa, Germen ve Franklara taç giydirip, taşeron sahte bir Kutsal Roma İmparatorluğu kurmuştur. Bugün devamı Avrupa Birliği’dir. Böylece dünyada güç dengesini sağlamıştır. Binli yıllarda Müslümanlara ve Roma’dan ayrılan Ortodokslara karşı haçlı seferleri başlamış bu seferlerde tapınak şövalyeliği denilen bir yapı ortaya çıkmıştır. Bu şövalyelik sistemini monarşiler desteklemiş ve geliştirmiştir. Tapınak şövalyelik sisteminin bugünkü hali Cizvitler, Malta Şövalyeleri ve diğer yapılardır. İsrail’i oluşturan siyonizmi Cizvitler kurmuştur. Cizvitler masonlar ve fabianlar dahil tüm unsurları kontrol eden tarikattır. Cizvitler ülkeleri yumuşak güçle işgal eder daha sonra da ordular as keri güç ile iş gal eder. Cizvitler kültür, sanat, din, bilim-teknoloji, ideoloji üretirler toplumların zihinlerini ele geçirirler. Toplumlara tüm verdikleri bilgiler yalan, yanlış ve çarpıtılmıştır. Kölelerin doğru bilgiye ulaşması sürekli engellenir. Bugün tıp, gökbilimi, tarih yalanlardan ibarettir. Cizvit okulları dünyanın her tarafını sarmıştır. Bu tür okullarda yetiştirdikleri ajanları ile ulus devletlerin din, akademi, siyaset ve ordularını kontrol ederler. Batı Roma imparatorluğunun yıkılışından sonra monarşi bu defa Venedik ve Ceneviz üzerinden gücünü tesis ettirmiştir. Venedik ve Ceneviz bugünün dünyasının oluşmasında çok önemli aktörlerdir. İngiltere dahil darbe yapmadık ülke bırakmamışlardır. Venedikli aristokratlar paralarına Yahudileri muhasebeci tutmuştur. Yahudilerin serveti zannedilen sermaye İtalyan monarşisinindir. Rothchildleri Yahudi gettosundan çıkarıp parlatan bu monarşilerdir. Daha sonra Napolyon diye sahte kahraman türetip Kutsal Roma’yı yıktılar. Diğer soylu ve zenginleri hakimiyetleri altlarına aldılar. Güç merkezlerini dağıttılar kendilerine “kara soy” diyen Roma papalık soyu, gücü tek elde topladı. Roma’nın kurucusu olan Toskana/Floransalılar tarafından Rönesans başlatılmış, 1861 yılında monarşiler yani şehir devletleri tekrar birleştirilmiştir. Rönesans Yeni Roma İmparatorluğu’nun doğuşunun ilk adımları olmuştur. Ama bu Yeni Roma imparatorluğu topraklar üzerine değil zihinler üzerine inşa edilecektir. Bugün bu monarşi, bilim ve teknolojik imkanlarla insanlığı kontrol altına alıp kendini açık etmek istiyor. Her tarafta Roma reklamı yapılmas ının sebebi budur. İtalyan birliğini kuran Papalık soyundan olan monarşiler bu defa insanlıktan çok feci bir şekilde öç almak için harekete geçmiştir. Kapitalizm, komünizm, sosyalizm, liberalizm, faşizm hangi devrim ve ideoloji varsa mutfağı İtalya/Floransa olmuştur. Monarşiler dünyayı istila etmek için bu ideolojileri geliştirmiş ve milletlere sunmuştur. Çünkü milletleri harekete geçirmeden devrimlerin yapılamayacağı ve kalıcı olmayacağının bilincindedirler. 1871 yılında Roma’ya ve papalığa da darbe yapan monarşiler birleştikten sonra imparatorlukları yıkmak için harekete geçmiştir. 1909’da Osmanlı’yı, 1917’de Rusya’yı yıkmış, 1911’de Çin’de Cumhuriyeti ilan ederek Çin’i ele geçirmiştir. Mussolini, Hitler, Lenin, Stalin, Sun Yat Sen aklınıza gelebilecek bu tür aktörlerin hepsini bu monarşiler üretmiştir. Dünya savaşlarını bu monarşiler çıkarmıştır, şimdi yeni bir dünya savaşının arefesindeyiz belki de siz bu kitabı okurken başlamış veya bitmiş olacak. Unutulmamalıdır ki dünyada savaşacak ulus devlet yoktur tüm devletler birbirine bağlıdır, ortada dizayn ve soykırım vardır. Fatih Sultan Mehmed’in Roma’yı fethetmek üzere iken Venedik monarşisi tarafından şehit edildiği unutulmamalıdır. İmparatorlukları yıktıktan sonra parçalara ayırdıkları milletleri etkin ve verimli sömürmek için ulus devletleri inşa etmişlerdir. Ulus devletlerin askeri, idari, hukuk, bilim, kültür, sanat, teknoloji, diplomasi, siyaset ne varsa hepsini bu monarşiler belirlemiş ve programlamış ve uygulamıştır. Ulus devletlerde yaşayan milletler propagandalar ve sloganlarla kendilerinden geçerken her alanda sömürüldüklerinin farkına dahi varamamıştır. Dünyada standartları bu monarşiler belirlemek istiyor, kendilerini tanrının yerine koyan monarşiler tek tip gıda, tek tip insan, tek tip araç, tek tip tedavi, tek tip ev, tek tip din, tek tip dünya tasavvur ediyorlar. Bu eşitleme ve standartlaştırmaya dur deyip mani olmalıyız. “Ulus devletler hukuku” ve “uluslararası hukuk” en büyük standartlaştırma operasyonlarıdır. Ulus devletlerin sömürülmesi ve kontrolünün uygulayabilmek için Birleşmiş Milletler (BM) kurulmuştur. Tüm ulus devletlerin kolluk güçleri milletleri kontrol etmek üzere kurulmuş BM kontrol mekanizmalarıdır. BM tek bir devlettir ve başkenti Cenevre’dir. Cenevre’yi ise Cizvitler yönetir, Cizvitleri ise Monarşiler yönetir. Monarşiler ise kendilerine “Kara Soy” diyen Roma Papalık soyudur. Bu monarşi soy aktarımı ile süre gelmiştir. Bugün İngiliz Kraliyeti, Rothschild, Rockfeller denilen aileler dahi bu monarşinin altında ve bu monarşiye hizmet etmektedir. Bu monarşik ailelerden bazılarını Orsini, Pallavicini, Collonna, Medici olarak sıralayabiliriz. Bu aileleri araştırarak çok bilgi edinebilir ve dünyada cumhuriyetlerin, demokrasilerin, yasaların üzerinde işleyen mafyatik, monarşik yapıyı anlayabilirisiniz. Ulus devletlerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını bu monarşiler farklı taşeron firmalar eli ile sömürürler. Amerika’yı bu monarşiler bulmuş ve kurmuştur. Amerika bu monarşilerin petrolü paraya çevirme ve jandarmalık ile egemenlik kurma mekanizmasıdır. ABD halkı da bizler gibi kölelerden oluşmaktadır. Holywood eliyle dünya pagan büyülerinin tesiri altındadır. Medya baştan sona bu monarşilerin hedefleri doğrultusunda yayın yapar. Siyaset bunlara hizmet eder. İyi polis, kötü polis, tez-antitez gibi uygulamalar ile milletlerin zihnini ele geçirir ve kontrol ederler. Örneğin Batı’yı ve Rusya’yı, ya da küreselciler ve ulusalcıları bu monarşiler kontrol eder. NATO ve Rusya ortaktır. Amaç milletlere bir düşman ve bir kurtarıcı sunmaktır. Düşman da bunlardır, kurtarıcı da bunlardır. Bu kapandan kurtulmamız için bu kitabın yazıldığı unutulmamalıdır. Bugün ajanda 2030, tek dünya devleti, tek dünya dini, tek insan, yapay et, lgbt, iklim yasaları, korona gibi yapay salgınlar, içme ve şebeke sularını klorla zehirleme, akıllı şehir hapishaneleri, yeni dünya düzeni, paganist ve satanist tapınma ritüelleri, deprem tetikleme sureti ile şehirleri yıkma, aşılarla bebeklikten başlayarak zehirleme, havayı zehirleme, tıbbi ilaçlarla zehirleme, hazır ve katkı maddeli gıdalarla zehirleme, aileleri parçalama, köpekleri insandan üstün görme, enflasyon ile ezme, milletleri birbirine düşürme, yalan yanlış eğitim müfredatları ile köle yetiştirme, tarihi kendilerine göre yazma, ahlaki çöküntüye sebep olma, çocuk kaçakçılığı yani aklınıza gelecek hangi kötülük varsa şeytanı kendine rehber edinmiş bu pagan, satanist monarşik yapının ürünüdür. Bugün papalık soyundan Orsini ailesi bilimsel çalışmalar ile ölümsüzlüğü aramaktadır, korona aşılarının gerçek teknolojisi olan ‘’Doymamış ketonların poliamino asit katalizli asimetrik epoksidasyonu’’’nu bulan ve bununla milyarlarca insanı zehirleyen Colonna ailesidir. İşte Roma budur.

*****************************

Buraya kadar okuduktan sonra ne yapacağız ve ne yapabiliriz diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Kısa başlıklar halinde vermek gerekirse;- Dinleri birleştirme tuzağına düşmemek gerekir. Bugün Katolik kilisesi sufizmi kullanarak Müslümanlar ile Hristiyanları birleştirmek için elinden geleni yapıyor. Batılıların Mevlevi semazen aşkı da oradan geliyor.

- Dinin özünün bozulmasına müsaade etmemek gerekir. Unutulmamalıdır ki din olmadan tek dünya devletini kuramazlar. Dinler arası diyalog dedikleri şey Müslümanlık ve Ortodoskluğu yıkıp bunlara göre Katolik bir mezhep üretmektir. Dine sahip çıkarak dahi oyunlarını bozabiliriz.

- Dünyayı amaç değil araç olarak görmeliyiz.

- Lüks talebimizi törpülemeli, tüketim alışkanlıklarımızı doğal ve asli ihtiyaçlar olarak değiştirmeliyiz.

- Futbol gibi milletleri ölüm uykusuna yatıran argümanlardan uzak durmalıyız.

- Aile kurumuna sahip çıkmalıyız, medeniyeti ayakta tutacak çocuklarımızı her türlü tehlikenden korumaya azmetmeliyiz.

- Doğru bilgi öğrenmeliyiz, sistemin bize söylediklerini sorgulamalıyız.

- Yediğimiz, içtiğimiz, kullandığımız şeylerin ne olduğunu bilmeli ve zararlı olanlardan uzak durmalıyız.

- Sistemin bir yalan söyleme ve işgal etme mekanizması olduğunu unutmamalıyız.

- Doğruyu aktaran insanları takip etmeli bilgi alışverişi ile istişareler yapmalıyız.

- Korumayı düşündüğümüz değerlerde kararlı olmalıyız hemen geri adım atmamalıyız.

- Parçalanmamalı birlik olmalıyız.

- Zihnimize atılan formatlardan olan ve bizi kutuplaştıran söylem, eylem ve sloganlardan uzak durmalıyız.

- Tüketim odaklı değil üretim odaklı bir yaşam tarzımız olmalı.

- Tükettiğimiz gıdanın bir kısmını üretmeye odaklanmalıyız.

- Bedenimizi tanımalıyız, bedenimizin doğa ile uyumlu olduğunu bilmeli, ufacık bir sorunla başa çıkamayacak hastalıklı eksik bir mekanizma olmadığını bilmeliyiz.

- Çeşitli hileler ile bizi dijital köleler haline getirmeye çalışanlara fırsat vermemeliyiz.

- Hakkı haykırmaktan şeref duymalıyız.

*********************************************************

Buraya kadar okumuşsanız dünyanın arkaplanında işleyen sistem hakkında fikir sahibi oldunuz demektir. Lütfen bu bilgilerle sınırlı kalmayın ve hemen araştırmaya başlayın. Doğru bilgilerle doğru yolda yürüyen bir milleti kimse alt edemeyecektir, Allah’ın korumasıyla; “Allah, sana bir zarar verecek olsa onu O'ndan başka giderebilecek yoktur. Sana iyilik etmek istese O'nun ikramına engel olabilecek de yoktur...“ (Yûnus Sûresi 107. Ayet)

Yüce Rabbimiz Kuran-ı Kerim’de yine bizlere şöyle buyurur:

‘’Hiçbir zulüm ve baskı kalmayıncaya ve din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Onlar savaşmaya son verecek olurlarsa, artık düşmanlık yalnız zalimlere karşıdır.‘’ (Bakara Sûresi 193. Ayet)

Bir hadis-i şeriflerinde peygamber efendimiz Hz. Muhammed sallallahü aleyhi vesellem şöyle buyurur:

“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki bu imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, Îmân 78. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 11; Nesâî, Îmân 17)

Telif hakkı yoktur. Paylaşabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler, yorumunuz onay sonrası yayınlanacaktır.

Bolşevik Çıfıtlar

Bolşevik ihtilalinde yahudiler Rusya'yı ele geçirdikleri zaman yaptıkları ilk işlerden biri, antisemitizme ölüm cezası getirmek oldu. Çü...