NOTERE GİDERKEN

Bugün yaşadığım bir hadiseyi paylaşayım diyorum.
Diyelim, evinizin satışı için bir akrabanıza satış vekaleti göndereceksiniz, işlem adımları şöyle;
Yanınızda bulundurmanız gerekenler;
* satışını vereceğiniz malın tapusu,
* 2 adet kendinize ait vesikalık fotoğraf,
* vekalet vereceğiniz kişinin varsa kimlik fotokopisi veya TC kimlik numarası,
* kimliğiniz ve fotoğrafınız eski ise ehliyet de ayrıca istenebiliyor.
* yaklaşık 150 lira "NAKİT" para çünkü noterde kredi kartı ile ödeme alınmıyor,
bundan sonra notere girişte sıra numarası almanız gerekiyor. Sıranız geldiğinde görevli size bazı sorular soruyor en son da imzanızı alıyor. görevliden evrakı aldıktan sonra vezneye geçip evrakın soğuk damga mühür gibi işler için bekliyorsunuz. sonra ödemeyi yapıp evrakınızı alıyorsunuz.
yarım gününüzü alabilir bazen. araç satış vekaleti için bu işler nasıl yürüyor bilmiyorum.

UÇAĞI BEKLERKEN

Sevdiklerimi, canım ailemi Antalya'ya kısa bir gezi-akraba ziyaretine uğurladım ve bu gece dönüyorlar. İnsan yalnızlığı ne kadar sevse de uzun süre katlanamıyor, evde sessizlik insanı daraltıyor bir müddet sonra.

Yalnızlık her ne kadar insanın bişeyler "üretmesine", "kendini keşfetmesine" yollar açsa da, sürekli olmamalı. Sosyalliği erteleyemezsiniz; toplumdan uzaklaştıkça kendinizi gizli gizli hapsediyorsunuz aslında.

Neyse bu "uçak yolculukları" uzak mesafeleri sıradan ve yakın yapmasının yanında, hayretler içinde de bırakıyor. Ülkenin kuzeyinden taa güneyine 1 saatte ulaşmak ne güzel değil mi?

Yolculuklar; baştan biraz havaalanında prosedürler can sıksa da, keyifli oluveriyor hele lastikler asfalt pistten kurtulunca!!!

Herkese iyi uçuşlar diliyorum, mutlaka deneyin.

1TURK - TurkYönet Yerli Yazılım

İçimizden, bizden birilerince "biz yapamayız, hazır yapılmış yabancı yazılımlar varken mümkün değil başaramazsınız" gibi psikolojik engellemelere rağmen bir başarı hikayesi işte bu "türk-yaz"; TürkYaz yazılımı millî bir yazılım. Kamu ve özel işletmelerce halen sorunsuzca kullanılmakta. Hatta kişisel kullanıma da uygun. Bu tanıtım videosunu ankara'da hazırladım. Pc'nize indirip hatta mobil olarak ta kullanabilirsiniz. Yeni videoları takip edin.

Camiler Haftası hakkında

Camiler şehrin de köyün de sesidir...
...
insanda derin iz bırakan Selâlar ve Sabah ezanları, güzel ve içten okunuyorsa birde, ağlatır bile. Ağlatır minareler bir yakınınızın vefat selâsını dinliyorsanız.
 

Heyecanla beklediğimiz iftar vakti akşam ezanları da hepimizce ortak hissettiğimiz duyguları öne çıkartır, peşinden ışıl ışıl minarelerden teravih için yatsı ezanı okunur.

Camiler Haftası Etkinlikleri

Diyanetin kampanyası bana çok güzel geldi ama ihmal edilmiş olduğu da apaçık ortada; hele yeni neslin camilere neredeyse yabancılaşıyor olmaları ise üzücü ürkütücü.

Allâhü teâlâ yeni nesilleri camilere yöneltsin, dua ve ibadetin güzelliğini keşfettirsin...

vesselâm..

Teleskopum ve Gökteki Işıklar

Gökyüzü seni gözlüyor...

Teleskopumu sitenin bahçesine kurup etraftakilerin (çoğu çocuklar) meraklı bakışları arasında Satürn'ü aradım.
Evet kuşaklı gezegen tam görülebilecek "kadir" seviyesindeydi. Herkese seslendim "İşte bir gezegen görmek isterseniz Satürn burada!".
Önce çocuklar sonra diğerleri merakla sıraya girdiler, hepsi de Satürn'ü izlediler, Bresser teleskopumdan.

Sonra gökyüzüne bakanlar oldu, Adana'lı komşum rahmetli Bahri abi de gördü Satürn'ü ve şaşırdığı çok belliydi.

İstanbul'un ışıklı gökyüzünde bir gezegen gözlemi yapmak çok zor elbette, uğraşınca başarılıyor.

Asıl amacım Mars gezegeni gözlemi yapmaktı teleskop aldığımda. Mars'ı da gözlemledim ama Jüpiter ve Satürn kadar net ve keskinlikte izleyemedim.
Sonra daha dar bir eve taşınınca, teleskopumu takas yapmak zorunda kaldım yer darlığından.

İyi bir tecrübeydi benim ve çocuklarım açısından.

Gökyüzüne bakmadan duramam geceleri ve neredeyse her seferinde bir meteor kaydığına şahit olurum.  Gezegen ve yıldızları ayırdetmek o kadar kolaylaşıyor ki bir müddet sonra, artık hangi gezegene baktığınızı çıplak gözle seçebiliyorsunuz; özellikle Jüpiter ve Venüs gezegenlerini. Tabi Ay çok daha zevkli ve ilginç teleskop gözleminde. Yüzeyindeki ayrıntılar insanı şaşırtıyor heyecanlandırıyor.

Teleskop gözleminde baktığınız gezegen veya örneğin Jüpiter'in uyduları hiç yerinde durmuyor ve siz de bu duruma göre teleskopunuzu sürekli ilerletmek zorunda kalıyorsunuz. Buna değer.

Evreni anlamak içinde bulunduğumuz Güneş Sistemi'ni anlamak biraz daha kolaylaşıyor böylece ve anlam kazanıyor.

Mutlaka tecrübe edin diyorum, Satürn'ün kuşaklarını ve Jüpiter'in uydularını gözlemleyin bir teleskopla, çok da pahalı bir merak değil.

Çilekeş Grafiker

Fare ve monitör savaşı !

özgür hissetmenin bir yolu...

Kartvizit tasarladığın zaman bu işi eğer firmanın logosu vektör olarak elindeyse ve ellerinde eski bir kartvizitleri varsa işin kolaydır. Bir kaç ufak değişiklikle tasarımı tamamlarsın. Sonra müşteri kabartma logo-isim isterse ona göre lak'lı vs. yapıp siparişi verirsin...

Sonra bir müşteri daha gelir ve kendilerinin excel dosyasında hazırladıkları bir formu senden tasarlamanı ister. Bir örnek çalışır ve onay için e-posta olarak gönderirsin. Onaylar veya revize ister...

Yeni başladığın işletmede işinle meşgulsündür, fakat eski kurtlar senin üzerine oyunlar oynamaya başlarlar. Müşterinin yoğun olduğu zamanlarda birden kaybolurlar meşgulmüş gibi yaparlar sen boğulurken. Tabi patronun haberi bile yoktur. Sabredemez ve bazı şeyleri dile getirmeye başlarsın, oysa onlar ellerini ovuştururlar ve bunu da sepetleyeceğiz bu iş tamam derler. İşi brakırsın veya alternatif iş bulursun telefonlar çalmaya başlar "abi şu firmanın dosyasını bulamıyoruz vs." Tarif eder veya uğrar gösterirsin pc'deki yerini. Amaç pislik yapmak ya; sonra arkandan "dosyaları silmiş" iftiraları işitmeye başlarsın. Yedeklediysen sürücülerden birine; patrona gösterir ve silme değil tezgah olduğunu ispatlarsın.

Maaşını zaten parça parça alırsın, sigortan zaten başlatılmamıştır. Sevdiğin meslekten soğumaya başlarsın. Sonra işlerini yaptığın firmalardan arayanlar olur "bizim işlerimizi sen yapar mısın, tasarımların çok iyiydi iş başına ödeme yaparız ne dersin" gibi...

grafikerlik iş'te !
...

HOŞÇAKAL VE BOL SU İÇ

Merhaba dünyalı

 fotoğraf çektin mi hiç, ya da resim yapmayı denedin mi?

Teleskopun oldu mu senin?
En son teleskopumu takas yaptığımda çok pişman oldum...

Neyse bu da kötü tecrübelere eklendi işte.

Bugün bir hayır kurumuna bağış yap, evet senin borcun bu emin ol, kimsesizlik ve imkansızlık korkunç ötesi birşey.

Hoşçakal ve bol su iç

 photo by: (Hayati ERDOĞAN) http://www.google.com/profiles/108314068355213150860